Arif olan anlar mı bilemem ama Kadın
olan anlar
Demişler ki;
Arif’e tarif gerekmez, O zaten doğuştan bilir her şeyi… Erkeğe ise hiç gerekmez(!);
erkek olmak başlı başına bir tariftir zaten…
Ya Kadın’a
?
Kadınlar
ise, toplumların sosyolojisine göre kalıptan kalıba sokuluyor. Anne, Eş, kutsal kadın, haddini bilen kadın,
had bilmeyen kadın… Kadın dediğin kendini bilecek olan kadın… Ne çok kalıplarımız varmış meğer…
Hepsi de
kadınları zapturapt altına almak isteyen erkekler tarafından düzenlenmiş
tuzaklar sanki… Biz Kadınlar, Erkek
dünyasının işine geldiği gibi yaptığı tariflere bakarak; kutsallık adı altında,
bizleri sıkıştırdıkları kadük kimliklerimize razı mı olmalıyız?
Kadın dediğin haddini bilecek?
Had
bildirme durumu, asla eşit bir diyalog
değildir. Kendinden “küçük ve zayıf” gördüğüne verip, veriştirme, ezme
durumudur. Haldun Taner bu durumu;
Zengin ile yoksul arasındaki farkı çok iyi sergilediği, Keşanlı Ali Destanı’nda yoksul mahalleden
zengin mahalleye taşınan kızın ağzından özetler;
“Haddini
bil Karabaş/ Şamama kim, sen kimsin?”
Bu hoyrat
dil, yukarıdan aşağıya, sokak köpeğine kadar iner…
Kadın ve Erkeğin eşit yurttaşlık,
eşit insanlık kriterleri temelinde; çatışmasız yaşayabilmeleri için, öncelikle
ayırımcı bu dilin, nefsini terbiye eder gibi, terbiye edilmesi lazım. Ve artık, kadınların giydiği
kıyafetler üzerinden yapılan tartışmalara da bir son verilmeli. Hiç tanımadığı kadının
ayak bileğinden tahrik olan erkeğin, kendi nefsinin terbiyesi ile sorunu
vardır; Kadının çarşaf ya da mini etek giymesi durumu değiştirmez. Ne giyerse giysin, kadına yönelen her türlü
şiddete karşı, yasalar kadını korumalı, kadının kıyafeti cezai indirim vesilesi
olmamalıdır. Kadına yönelik şiddet uygulayan erkek ceza almasın diye, yapılan
“iyi hal şartlarından” “hafifletici nedenlerden” bıktık!
Çalışmak isteyen Kadın, yeni yasa tasarısı ile zor iş bulur
Resim yazısı: Avrupa Parlamentosu İtalyan üyesi Licia Ronzulli, kucağında bebeğiyle parlamentoya gelmeye başladı. Anne olduğunda birçok kadın gibi işi bırakmak ve dönmemek yerine tam tersini tercih etti.
Anne olmak istiyorsan
iş hayatında kariyer yapamazsın. Yok öyle; “ çocuk da yaparım, kariyer de “
masalları. Yeni yasa tasarısı ile; kadınlara, çocuklarını sözde rahatça
büyütsünler diye yarım gün çalışma “hakkı” verecekler ya, İşveren bir kadını
işe alırken, artık kırk kez daha fazla düşünecek. Erkeklere sorulan “ askerlik
yaptın mı? “ sorgusundan sonra, kadınlara “çocuk yaptın mı ? Kaç tane daha
yapacaksın? “ sorgulaması başlayacak. Peki,
doğum yapan kadına yarım gün izin “ hakkı” verilirken; özel ve kamu işletmelerine;
en az %40 kadın istihdam etme zorunluluğunun
yanı sıra, çocuk kreşleri zorunluluğu getiriliyor mu? HAYIR !
Kadın,
ekonomide hep arka planda kalsın, erkeğin dağıttıklarını toplasın, ona hizmet
etsin, düzene yeni köleler yetiştirsin yeter. Bu zihniyetin altında yatan
budur!
Her yıl
olduğu gibi, bu yıl da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde taleplerimizi
sıralamaya devam etsek de; Yılan hikayesinden yalan hikayesine dönen Kadına Yönelik Şiddete en ağır cezaların
verilmesinden tutun da, Kadın istihdamında yapılan ayırımcı uygulamalara
kadar ( eşit işe eşit ücret gibi) bir çok şey değişmedi. Hatta, annelik izni
altında “bir parmak bal yalatıp” bizleri evlere hapsetmenin formüllerini
arıyorlar. Bu oyuna gelmeyeceğiz.
Biz
Kadınlar, İşyerlerine yakın çocuk kreşleri, kadın istihdamı zorunluluğu, Şiddetten korunması gereken kadınlar için,
Kadını sosyal yaşama hazırlayan, Kadın sığınma evleri ve şiddeti caydırıcı
cezalar istiyoruz.
Bize masal
anlatmayın artık… Hakikatlerden bahsedin!
AH, BİR BİLSEN
Şairler yazdı, Ressamlar çizdi
Toplum Mühendisleri bir kalıp biçti;
Bu senin resmin, Bu senin yazın,
Bu senin yaşayabileceğin
Bu da göz yaşın
Sus payı dedi, iltifat etti,
Haddini bilmezsen, Şiddetle yerdi
Uğraştırma dedi, bak güzel kadın
Aklın ermediği şeye karışma
Güzelsin, kutsalsın, daha ne olsun
Otur evinde, gölgen yok olsun
Esir aldı seni böyle yıllarca,
Doğduğun gün başlayan bu zalim koro
Duyduğun gün içeriden kendi sesini
Vızıltıya dönüşür, yürekten duysan
Artık bastıramaz ki senin sesini
Işıkta beliren gölgene baksan
Yüreğin alıp önüne katsan
İğne deliğinden geçip, Okyanus aşsan
Yaparsın bilirim,
Usta Şair yarımşar
bölerken seni
Gördüğü bir kadındır
Sadece Nar’dır
O narın içinde bin
kadın vardır
Bu ne rivayettir
Ne yarım nardır
Kadındır adı
O bir Dünya’dır
Sen O’sun işte…
-----
Cemal Süreyya’dan
Kadına dair;
bir kadını ortadan
ikiye böl…
yarısı annedir,
yarısı çocuk,
yarısı sevgili
yarısı aşk...
duyanlar bunu bilmez,
görenler anlamaz bunu!
yarısı rivayettir,
yarısı gece.
Yorumlar
Yorum Gönder