Ana içeriğe atla

DEVEYE SORMUŞLAR



20/3/2013 akcakocatv
DEVEYE  SORMUŞLAR
“Tavam delik, yağda yok” diye cevap vermiş. Gel de asıl soruyu sor şimdi?
Bahanelerimiz konusunda oldukça cömertiz. Işıklar kesildi, o yüzden çalışamadım ö(ğ)retmenimlerden çok daha maharetli (!) bahaneler yaratmayı öğrendik, çok şükür.
Bu yazının asıl konusuna girmeden önce, fabl ( hayvanları ve bitkileri konuşturarak öyküler anlatma sanatı) hikayeler anlatasım var;
Fabl katılımcılarını zenginleştirerek, karnından konuşup, aslında ne söylediği anlaşılmayan insanlara yardımcı olabileceğimiz gibi safiyene bir beklentim de var hani…
Hoca, eşeğini at ile yarışa sokmuş, tabi eşek yarışı kaybetmiş. O günden sonra da eşeği ortalıkta gören olmamış. Ahali merak içinde; eşeğe ne olduğunu hocaya soracaklar, sormasına ama, hoca da bir surat, bin surat,
Cesaret edip soramamışlar bir türlü, sonra aralarından patavatsızlığıyla nam salmış birini seçmişler, hocaya göndermişler. Patavatsız zat, tüm patavatsızlığına rağmen ezile büzüle;
-      Hoca, der demez, Hoca sinirli, sinirli başını sallamış,
-      Ulan, eşeğoğlu eşşek ben onu develerin başına amir yapacaktım, o kaybedince Antalya’ya tatile gitti. Demiş. Sonra da başını çevirip, yoluna devam etmiş.
O gün bugündür ahali merak içindeymiş…
Hani derler ya “ içim bir doldu, bir doldu” benim de öyle. Anlatacağım anlatmasına da deve kuşları ne der? “Beş deve kuşu kumsalda yürüyüşe çıkmış, bakmışlar karşılarından hızla üzerlerine doğru bir deve kuşu sürüsü geliyor…” ama beş deve kuşunda tık yok, gelen sürüye öylece bakıyorlar… Hikayenin sonunda beş deve kuşunun karşıdan gelen sürüden saklanmak için başlarını kuma sokarak saklanmaya çalıştıklarını anlatıp, anlatıp onlara gülen insanın biri dayanamayıp deve kuşlarına seslenmiş;
 -başınızı kuma gömsenize!
Beş deve kuşu kahkahalarla gülerek “- Biz insan mıyız?” diye cevap vermişler.
Galiba ben bu yazıda esasa giremeyeceğim. En iyisi böylece kalsın. Ömrüm vefa ederse, bir yıl sonra tercümesini yapacağıma söz veririm.
BU ARADA GÜZEL ŞEYLER DE OLDU…
Doğal denge çerçevesinde var olan bütün türlerin var olma haklarının eşitliği üzerine kurulu bir etiğin kurallarını hayata geçirmek için;  Tabiat varlıklarının korunması, Biyo-çeşitliliğin önemsenmesi ve korunması, var olan doğal kaynakların gelecek kuşakların da düşünülerek kullanılması, kendi haklarını savunma ehliyeti olmayan çocukların, yaşlıların, engellilerin ve Sokak hayvanlarının korunması için çalışmalar yapmak amacıyla;
AKÇAKOCA YAŞAM HAKKINA SAYGI DERNEĞİ’nin kuruluşu için Akçakoca Dernekler masasına başvuru yapıldı.
BELEDİYE BAŞKANINDAN BİR RİCAMIZ OLACAK...
Sahil projesi için asfaltlama çalışmaları sürerken; Kültürevi’nde bahsetmiş olduğunuz “bisiklet yolu”nu göremedik ama engelliler için, özellikle görme engelli olanlar için o yolun görünür olmasını sağlayabilir misiniz?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Emine Hatun’un Dileği

Emine Hatun, sabah ezanıyla birlikte uyandı, sabah namazını kıldıktan sonra her zamanki işine koyuldu.   Elinde zorlukla taşıdığı belli olan su bidonu ile ayaklarını sürüyerek, sokağın köşesine daha önce koyduğu su kabını doldurdu.   Komşuları,  önceleri su kaplarından şikayet etseler de zaman içerisinde ya alışmışlar, ya da insafa gelmişlerdi. Yüreklerinin bir yerlerinde, yıllardır tuhaf gözüyle baktıkları bu kadının Allah’a kendilerinden daha yakın olduğunu hissediyorlardı. O sabah her zamankinden daha yorgun hissediyordu kendini. Ama yine de iki ay önce doğum yapmış köpeğin yavrularını beslemeliydi.   Annenin sütü yetmiyordu. Komşular söylenmeye başlamışlardı yine.  “Onlara yemek verip, onları buraya sen alıştırıyorsun” diyorlardı.   O’da sıkılarak, “Onları ben getirmedim ki, anne köpek doğum yapacak başka yer bulamamış buraya doğurmuş, yakında belediyeden gelip alacaklar” diye cevap vermesine rağmen, belediyenin barınağında yavruların has...

KARADENİZİN KIYICIĞINDA-RIFAT ILGAZ

“Karadeniz’ in Kıyıcığında”ki   şehir ile tokat gibi yüzleşme Edebiyat sohbetlerinde, ne zaman Akçakoca’nın bahsi geçse, karşılaştığım   ilk soru oydu;   “Sizin oralarda, öğretmenlik yapan Rıfat Ilgaz,   Karadeniz’in Kıyıcığında romanında Akçakoca’yı anlatmış, okudun mu? Okumadım…   Her seferinde, kitapçı   dükkanlarında arayıp, bulduktan sonra, sayfalarını karıştırıp, raftaki yerine koyup, başka kitap alıp çıktım dükkandan… Yıllar sonra tekrar aynı soru çıktı karşıma, daha okumadan bir kitabı mahkum etmiştim sanki.   Kendimi suçlu hissetmeye, zorla da olsa okumaya karar vermiştim ki; yeni gelen Kaymakam Bey’in   de o kitap ile Akçakoca’yı keşfetme yolculuğuna çıktığını görünce, kararımı hızlandırdım. Kitap iki günde bitti… Bitirdiğimde suratıma okkalı bir tokat yemiş gibi oldum.   “Uzak durmamın bir nedeni varmış “ diye düşündüm.   Yazar Rıfat Ilgaz, 1930’lı yıllarda öğretmenlik yapmış buralarda… Dibine vurmuş   y...

MENDRAŞENMENDRA SERİSİNİN 2. KİTABI YOLUN SONU ÇIKTI

  Kurgu roman ve felsefe sever dostlarım, #YOLUNSONU romanımı  @40kitap_  yayınevinden %50 indirimli olarak alabilirsiniz. #kitapsevgisi  #ütopyalargüzeldir  #ütopya  #YOLUNSONU  #mendraşenmendrayayolculuk ÖNSÖZ Hayallerimin peşine takılınca kendimi uzak mı uzak bir galakside buldum. O kadar uzaktı ki, galaksinin adını Mendraşenmendra [N1]   koydum. Sonra insanları oraya göndermek istediğimde Einstein’ın hayalleri yol gösterse de, ışık tayfıyla uçabileceğimi fark ettim. Ama uçmadan önce Dünya’da keşfedilmesi gereken şeyler, atılması gereken adımlar vardı. Bu yüzden hikâyeyi ikiye böldüm.   “Mendraşenmendra’ya Yolculuk” romanımda gençlerin arayışlarını, keşiflerini, yaşamı anlama çabalarını yazarken, içimdeki ses onlara şöyle sesleniyordu: Hadi Gidelim! Timya, kuzeydeki bir ülkeden, kafasındaki binlerce sorunun cevabını bulmak için peşini bırakmayan köpeği Dago ile birlikte yolculuğa çıkarken, Nisa, benzeri nedenlerle batıdan yola çı...