Ana içeriğe atla

BALAYI BİTTİ Mİ?



28,01,2014/ akcakocatv.com
BALAYI BİTTİ Mİ?
Bugün ilaç yazdırmak için sağlık ocağına gittim. Beş parça ilaç yazdırdım. Sonra eczaneye gittim, ilaçları aldım. 7 TL. katılım payımı da bir güzel ödedim. Ve sordum; “ Maaşımdan ne kadar kesilecek?”
Elime verdikleri dökümü görünce dudağım uçukladı, desem yalan olmaz.
İlaçların toplam bedeli 39 TL. tutuyordu. Yani ben reçetesiz almak istesem, ödeyeceğim bedel bu kadardı. Şimdi sıkı durun; Maaşımdan kesilen tutar ne kadar biliyor musunuz?  21 TL. Bunun 10 TL. si daha önce 3TL. olarak kesilmeye başlanan doktor ücreti. Yani devlet artık, emekli bir vatandaşa  verdiği sağlık hizmetinin sadece 10 TL. sini karşılıyordu.
Oysa Sağlıkta yapılan radikal dönüşümler;  AK PARTİ’ye karşı olanların bile takdir ettiği bir hizmetti…
 Ak Parti Sağlık Hizmetinden har vatandaşın yararlanmasını sağlamış ve bunu sosyal devlet anlayışı ile yapmıştı. Ama artık bu harcamaların %70 ‘ini dar gelirliye, emekliye ödetmeye başladı. Emekli maaşlarımızdan kesilecek sağlık hizmetlerini düşününce  aklıma gelen cümle “ balayı bitti” oldu.
“Zenginin Parası Züğürtün Çenesini Yorarmış”  misali, yok paralel devletti, Yok derin darbeydi, yok “dost modern darbeydi” diye tartışmalarla oyalanırken, Emekli maaşlarımız, asgari ücretimiz eridi, gitti…
“Filler tepişirken olanlar çimenlere oldu” Alım gücümüz gözle görünür şekilde düştü. Sağlık hizmetlerine katılım paylarımız arttı.
Zaman Gazetesi yazarlarından Ahmet Şahin “ Tayyip Erdoğan AK Partiyi rehin aldı” dedi bir televizyon programında. Vallahi kim kimi rehin aldı, bilemeyeceğim ama, yakında rehine koyacak malımız da kalmayacak.
Ak Parti’ye hala ihtiyaç var ama bu rehin alma- rehin verme durumlarıyla, Başbakanın kontrol edemediği öfkesiyle,  nasıl olacak? Bunca yıllık emek, meçhule gidiyor gibi… Türkiye’nin istikrarı için daha sağduyulu bir usluba ve yargının bağımsızlığına ihtiyaç var.
Akçakoca’da yerel seçim çalışmaları hız kazanmışken, Ak Parti teşkilatının yerel seçimleri genel seçimlere bağlaması da manidar. İnsanların ayakkabı kutularında çıkan milyon dolarları unutması mümkün mü? Her paralel devlet söyleminde cebimdeki parayı ve kutuları hatırlamadan edemiyorum. Bari yerel seçimlerde bana bunu hatırlatmasalar ya… Şimdi de, sağlık hizmeti verirken benden %70 ini isteyen bir devlet de çıktı karşıma… Milli gelir artmış da benim ki artmadı. Ya asgari ücretle yaşamaya çalışan milyonlarca insanın ki arttı mı?  Çocuk işçi ölümleri durdu mu bu ülkede? İşsizlik bitti mi?
Başbakan,  muhalif çıkışları görüp, akıllıca hamleler yapmak yerine sertleşmeyi tercih etti. Eleştiriyi düşmanca algıladı ve muhalif olan herkesi suçladı. Gezi de eylemlerin başladığı ilk gün çadırları yakan polisleri “kahraman polisim” diye övmek yerine görevden alsaydı, olaylar büyümezdi. Ayakkabı kutularından paralar çıkınca “ saf adam” diyeceğine “ gereği yapılsın” deseydi, değil paralel devlet, cihan padişahı olsa ona zarar veremezdi.
Sözüm o ki “keskin sirke küpüne zarar verirmiş” “bülbülün çilesi de dili yüzündenmiş”   benim ki de öyle… Bir ilaç parasından nerelere geldik. Hepimizin sonu hayırlı olsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Emine Hatun’un Dileği

Emine Hatun, sabah ezanıyla birlikte uyandı, sabah namazını kıldıktan sonra her zamanki işine koyuldu.   Elinde zorlukla taşıdığı belli olan su bidonu ile ayaklarını sürüyerek, sokağın köşesine daha önce koyduğu su kabını doldurdu.   Komşuları,  önceleri su kaplarından şikayet etseler de zaman içerisinde ya alışmışlar, ya da insafa gelmişlerdi. Yüreklerinin bir yerlerinde, yıllardır tuhaf gözüyle baktıkları bu kadının Allah’a kendilerinden daha yakın olduğunu hissediyorlardı. O sabah her zamankinden daha yorgun hissediyordu kendini. Ama yine de iki ay önce doğum yapmış köpeğin yavrularını beslemeliydi.   Annenin sütü yetmiyordu. Komşular söylenmeye başlamışlardı yine.  “Onlara yemek verip, onları buraya sen alıştırıyorsun” diyorlardı.   O’da sıkılarak, “Onları ben getirmedim ki, anne köpek doğum yapacak başka yer bulamamış buraya doğurmuş, yakında belediyeden gelip alacaklar” diye cevap vermesine rağmen, belediyenin barınağında yavruların has...

KARADENİZİN KIYICIĞINDA-RIFAT ILGAZ

“Karadeniz’ in Kıyıcığında”ki   şehir ile tokat gibi yüzleşme Edebiyat sohbetlerinde, ne zaman Akçakoca’nın bahsi geçse, karşılaştığım   ilk soru oydu;   “Sizin oralarda, öğretmenlik yapan Rıfat Ilgaz,   Karadeniz’in Kıyıcığında romanında Akçakoca’yı anlatmış, okudun mu? Okumadım…   Her seferinde, kitapçı   dükkanlarında arayıp, bulduktan sonra, sayfalarını karıştırıp, raftaki yerine koyup, başka kitap alıp çıktım dükkandan… Yıllar sonra tekrar aynı soru çıktı karşıma, daha okumadan bir kitabı mahkum etmiştim sanki.   Kendimi suçlu hissetmeye, zorla da olsa okumaya karar vermiştim ki; yeni gelen Kaymakam Bey’in   de o kitap ile Akçakoca’yı keşfetme yolculuğuna çıktığını görünce, kararımı hızlandırdım. Kitap iki günde bitti… Bitirdiğimde suratıma okkalı bir tokat yemiş gibi oldum.   “Uzak durmamın bir nedeni varmış “ diye düşündüm.   Yazar Rıfat Ilgaz, 1930’lı yıllarda öğretmenlik yapmış buralarda… Dibine vurmuş   y...

MENDRAŞENMENDRA SERİSİNİN 2. KİTABI YOLUN SONU ÇIKTI

  Kurgu roman ve felsefe sever dostlarım, #YOLUNSONU romanımı  @40kitap_  yayınevinden %50 indirimli olarak alabilirsiniz. #kitapsevgisi  #ütopyalargüzeldir  #ütopya  #YOLUNSONU  #mendraşenmendrayayolculuk ÖNSÖZ Hayallerimin peşine takılınca kendimi uzak mı uzak bir galakside buldum. O kadar uzaktı ki, galaksinin adını Mendraşenmendra [N1]   koydum. Sonra insanları oraya göndermek istediğimde Einstein’ın hayalleri yol gösterse de, ışık tayfıyla uçabileceğimi fark ettim. Ama uçmadan önce Dünya’da keşfedilmesi gereken şeyler, atılması gereken adımlar vardı. Bu yüzden hikâyeyi ikiye böldüm.   “Mendraşenmendra’ya Yolculuk” romanımda gençlerin arayışlarını, keşiflerini, yaşamı anlama çabalarını yazarken, içimdeki ses onlara şöyle sesleniyordu: Hadi Gidelim! Timya, kuzeydeki bir ülkeden, kafasındaki binlerce sorunun cevabını bulmak için peşini bırakmayan köpeği Dago ile birlikte yolculuğa çıkarken, Nisa, benzeri nedenlerle batıdan yola çı...