Ana içeriğe atla

VİZYONUNUZ YOKSA UNUTULMAYA MAHKUMSUNUZ




25/1/2015
Yerel seçimlerden bu yana on ay geçti. Belediyemiz, yol, su işleri gibi rutin sorunlarla boğuşarak, halka hizmet götürmeye çalışıyor. Başkanımız mahalle toplantılarında halkımızı dinliyor, anlamaya çalışıyor. Ama bir şey eksik ! VİZYON YOK!
Vizyon olmayınca, haliyle RUH da olmuyor. Sanki, terk edilmiş bir kasabada; birileri gelip yaşasın diye yapılan kocaman beton binalardan medet umulmakta. Onların yapılmasının amacı ( misyonu) belli; kazanmak, kar etmek, daha çok kazanmak… İnşaatlar sürdüğü sürece, oradan ekmek yiyenler olacak, belediye gelirleri artacak ve günü kurtaracak.
YA GELECEK? GELECEĞİMİZ?
Gelecekte nasıl bir şehirde yaşamak istiyoruz? Gelecek nesillere nasıl bir miras bırakacağız? Buna dair bir planımız, hayallerimiz var mı? Akçakoca nasıl bir şehir olsun mesela? İnsanlar “Akçakoca” adını duyduklarında; gözlerinin önünde neler canlansın? Peki, bugün gözünüzü kapattığınızda nasıl bir Akçakoca görüyorsunuz?
Şehir, içinde yaşadığımız her şeydir; evimizdir, sokağımızdır, ağacımızdır, denizimizdir, tarihsel ve kültürel mirasımızdır, komşumuzdur, aldığımız sosyal hizmetlerdir, parklardır, hastanelerdir,  bahçemizdeki kedimiz, köpeğimizdir, yazın ağustos böceğimizdir, çalının üstünde serçemiz, denizde martımızdır; kısaca bizler, bunlar var oldukça şehrimizde hayat buluruz.
5215 sayılı Belediye Kanunu ile belirlenen hizmetler dışında;   Akçakoca’mızın geleceği için; sadece işsiz gençlere odaklanmış ve sanki tek kurtuluşumuzun, Akçakoca’ya nasıl bir değer katacağı tam hesaplanmamış Organize Sanayi Bölgesi kurulmasıyla mümkünmüş gibi bir algı yaratılmasını saymazsak, ben ortada vizyon falan göremiyorum. Bırakın Vizyonu, Akçakoca’da turizmin gelişmesine önemli bir katkısı olacak Citta-Slow Kent olma hayalinden bile vazgeçilmiştir. Hayalleri olmayanın vizyonu da olmaz.
Oysa Dünyanın birçok yerinde yöneticiler, akademisyenler, farklı vizyonlar yaratarak, kentlerinin özel ve bilinebilir olması için çalışmalar yapmaktadırlar.
Bunlardan birisi de,  Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2006 yılında organize edilen Uluslar arası  “YAŞLI DOSTU KENTLER” oluşturma çabasıdır. “Yaşlı Dostu Çevreler Programı”  ile toplumlarda aktif ve sağlıklı yaşlanmayı sağlayabilmek için çevresel ve sosyal faktörlerin değerlendirilerek; 24 ülkeden 33 şehir, temel kentsel elemanları belirlemek için bir araya gelmiş ve sonuçta Küresel Yaşlı Dostlu Kentler Rehberi oluşturulmuştur.
İlçemizde yeni kurulan DOHAYCAN DERNEĞİ’nin, “Akçakoca’nın yaşlanan ve yaşam kalitesi giderek düşen; adeta ölümü bekler duruma gelen 60 yaş üstü nüfusuna yönelik olarak, farkındalık oluşturmak için çalışmalar yapacağını” açıklaması, umudunu kaybetmiş bu kuşağa “cansuyu” gibi gelmiştir.
Şimdi sıra, Kaymakamlığımızın, Belediyemizin ve Üniversitemizin işbirliği ile; Akçakoca’mızın yaşanabilir bir şehir olması için “Yaşlı Dostu Kent” vizyonunun hazırlanmasında. Bu vizyon ile Akçakoca’nın kapısı Dünya şehirlerine açılmış olacak. 
Not 1: Citta- Slow Kent ( Yavaş Şehir anlamına gelir. Geleneksel mutfak kültürünün korunmasından yola çıkarak bu adı almıştır. Ölü şehir anlamına gelmez.  Google amcadan ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.)
Not 2: Yaşlı Dostu Şehir : O şehir yaşlıların olacak anlamına gelmez. Yaşlılar, engelliler sosyal hizmetlere, kamusal ve özel alanlara kolay ulaşabilecekler, ninelerimiz rahat edecekler anlamına gelir.
Not 3: Vizyon: Gelecekte ulaşmak isteğimiz durum; kendiliğinden gerçekleşmeyecek ancak gerekli çabaları harcarsak başarabileceğimiz bir idealimizin olmasıdır. Farklılaştırılmış bir gelecek düşüncesi ve geleceği öngörerek; buna uygun stratejileri belirlemektir.
--------------------------------------
5215 sayılı Belediye Kanunu’nda “ Belediye öncelikle imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, evlendirme, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Emine Hatun’un Dileği

Emine Hatun, sabah ezanıyla birlikte uyandı, sabah namazını kıldıktan sonra her zamanki işine koyuldu.   Elinde zorlukla taşıdığı belli olan su bidonu ile ayaklarını sürüyerek, sokağın köşesine daha önce koyduğu su kabını doldurdu.   Komşuları,  önceleri su kaplarından şikayet etseler de zaman içerisinde ya alışmışlar, ya da insafa gelmişlerdi. Yüreklerinin bir yerlerinde, yıllardır tuhaf gözüyle baktıkları bu kadının Allah’a kendilerinden daha yakın olduğunu hissediyorlardı. O sabah her zamankinden daha yorgun hissediyordu kendini. Ama yine de iki ay önce doğum yapmış köpeğin yavrularını beslemeliydi.   Annenin sütü yetmiyordu. Komşular söylenmeye başlamışlardı yine.  “Onlara yemek verip, onları buraya sen alıştırıyorsun” diyorlardı.   O’da sıkılarak, “Onları ben getirmedim ki, anne köpek doğum yapacak başka yer bulamamış buraya doğurmuş, yakında belediyeden gelip alacaklar” diye cevap vermesine rağmen, belediyenin barınağında yavruların has...

KARADENİZİN KIYICIĞINDA-RIFAT ILGAZ

“Karadeniz’ in Kıyıcığında”ki   şehir ile tokat gibi yüzleşme Edebiyat sohbetlerinde, ne zaman Akçakoca’nın bahsi geçse, karşılaştığım   ilk soru oydu;   “Sizin oralarda, öğretmenlik yapan Rıfat Ilgaz,   Karadeniz’in Kıyıcığında romanında Akçakoca’yı anlatmış, okudun mu? Okumadım…   Her seferinde, kitapçı   dükkanlarında arayıp, bulduktan sonra, sayfalarını karıştırıp, raftaki yerine koyup, başka kitap alıp çıktım dükkandan… Yıllar sonra tekrar aynı soru çıktı karşıma, daha okumadan bir kitabı mahkum etmiştim sanki.   Kendimi suçlu hissetmeye, zorla da olsa okumaya karar vermiştim ki; yeni gelen Kaymakam Bey’in   de o kitap ile Akçakoca’yı keşfetme yolculuğuna çıktığını görünce, kararımı hızlandırdım. Kitap iki günde bitti… Bitirdiğimde suratıma okkalı bir tokat yemiş gibi oldum.   “Uzak durmamın bir nedeni varmış “ diye düşündüm.   Yazar Rıfat Ilgaz, 1930’lı yıllarda öğretmenlik yapmış buralarda… Dibine vurmuş   y...

MENDRAŞENMENDRA SERİSİNİN 2. KİTABI YOLUN SONU ÇIKTI

  Kurgu roman ve felsefe sever dostlarım, #YOLUNSONU romanımı  @40kitap_  yayınevinden %50 indirimli olarak alabilirsiniz. #kitapsevgisi  #ütopyalargüzeldir  #ütopya  #YOLUNSONU  #mendraşenmendrayayolculuk ÖNSÖZ Hayallerimin peşine takılınca kendimi uzak mı uzak bir galakside buldum. O kadar uzaktı ki, galaksinin adını Mendraşenmendra [N1]   koydum. Sonra insanları oraya göndermek istediğimde Einstein’ın hayalleri yol gösterse de, ışık tayfıyla uçabileceğimi fark ettim. Ama uçmadan önce Dünya’da keşfedilmesi gereken şeyler, atılması gereken adımlar vardı. Bu yüzden hikâyeyi ikiye böldüm.   “Mendraşenmendra’ya Yolculuk” romanımda gençlerin arayışlarını, keşiflerini, yaşamı anlama çabalarını yazarken, içimdeki ses onlara şöyle sesleniyordu: Hadi Gidelim! Timya, kuzeydeki bir ülkeden, kafasındaki binlerce sorunun cevabını bulmak için peşini bırakmayan köpeği Dago ile birlikte yolculuğa çıkarken, Nisa, benzeri nedenlerle batıdan yola çı...