Ana içeriğe atla

“İYİ, KÖTÜ, ÇİRKİN”



8/6/2012
“İYİ, KÖTÜ, ÇİRKİN”

Kendinizi iyi insan olarak mı tanımlıyorsunuz?
Her zaman iyi olabiliyor musunuz?  
Hiç kendinizle yüzleşmek zorunda kaldınız mı?
Kendinize yalan söylerken Tanrı’nın yalanlarınıza inanıp, inanmayacağı aklınıza geldi mi?
İnsanın tabiatında iyilik ve kötülük yan yana durur oysa. Bizi biz yapan;
İyi veya kötü gösteren seçimlerimizdir. Seçimlerimizi ise aklımızla yaparız.
O yüzden aklı yerinde olan insanın yaptığı iyilik de, kötülükte karşılığını mutlaka bulur. Bugün değilse, yarın.
Şimdi iyi insandan ne anladığımızı tartışalım;
Sabah kalktınız, çocuklarınızı sevgiyle uyandırdınız, karınlarını doyurdunuz,
Hasta bir komşunuza bir tas çorba getirdiniz, ibadetinizi yaptınız… Her şey yolunda giderken karısını veya çocuğunu döven birini gördünüz ve…
Tanık olmamak için hemen başınızı çevirdiniz ve görmezden geldiniz.
Huzurunuz kaçtı ama sustunuz. Hiçbir şey yapmadınız… O gece yatağa girdiğinizde “ben iyi bir insanım” diyerek gözlerinizi kapatabilir misiniz?
“HAKSIZLIKLAR KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR.” Der Hz. Ali.
Siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Kötü İnsan kimdir?
Bunun cevabını hemen biliriz değil mi? Onları çok kolay tanımlayabiliriz.
Kendinden güçsüz olana şiddet uygulayan, çalan, çırpan ve öldüren der,
Çıkarız işin içinden. Sanki onlar çok uzağımızda ve bizden biri değilmiş gibi düşünürüz. Oysa her an karşılaşırız, görürüz de görmezden geliriz. Bulaşmak istemeyiz. Ve bulaşmak istemediğimiz içindir ki onların borusu
Öter, çoğu yerde.
Dikkatli bir bakın, korkmayın, kaçırmayın gözlerinizi… Onları, zayıf bir çocuğu sıkıştırırken, bir köpeğe tecavüz ederken, otoyolda tüm insanların hayatını riske atıp son hızla giderken, masum insanların üzerine bomba yağdırırken, iftira atarken, hakkını arayanların üzerine saldırırken ve sizin de bildiğiniz birçok kötülüğü yaparken görebilirsiniz.
Peki, bunları görüp de susarsak, karşı çıkmazsak kendimize iyi insan diyebilir miyiz? Evet, korkmuş olabilirsiniz, çok insanca bir duygu bu. İlle de kahraman olmanız, her haksızlık karşısında kendinizi ortaya atmanız gerekmiyor ama karşı çıkanları bile destekleyecek gücü kendinizde bulamıyorsanız, çocuklarınız için nasıl bir gelecek hayal ettiğinizi bir kez daha düşünmelisiniz.
Çirkin ise ; İyi insan gibi görünüp, kötü olan güçlünün yanında yer alan soytarıdır.
İnsan olarak bu üç ruh hali arasında gider, geliriz. Zaman zaman insanları kandırsak da, kendimizi sonsuza kadar kandıramayız. Hele Allah’ı asla.
Hayvanların ise ruh halleri bellidir. Kimi iyi huyludur, kimi kötü. Kimi de sahipleri tarafından zorla saldırgan olmaya zorlanır; Boğa güreşine hazırlanan boğalar, dövüştürülen köpekler gibi. Onları tanımak için emek harcadığınızda insanlardan daha tehlikesiz olduklarını anlarsınız. Mesela, Akçakoca’nın sokak köpekleri asla saldırgan değillerdir. Sevgiyle yaklaşana kuyruk sallayıp, OŞT, diyenden kaçarlar. Eğer bir bölgede saldırgan köpek olduğu iddia ediliyorsa bakın yüzde 99 sahipleri tarafından kötü eğitilmiş köpeklerdir.( Yani insan yüzündendir kötülüğü) Her yaz döneminde o masum hayvanlar gizlice zehirlenir. Yüz insan içinden 5 iyi insan zor çıktığı halde, onları cezalandırıyor muyuz? Ama yüz köpek içinden bir tane kötü köpek çıktı diye masum köpekler zehirleniyor ve acı içinde ölüyorlar. Allah’ın yarattığı bu canlara eziyet edilmesine nasıl sessiz kalabiliyorsunuz? Yaz sezonu geldiğinde o canları ortadan kaldırmak için basına  “ Akçakoca’da başıboş köpek kaynıyor” diye özel haber servis ediliyor. Birileri yasal olmayan zehirleme işine çanak tutuyor. Masum köpeklerin bu şekilde zehirlenmesine göz yuman herkesin bu suça ortak olduğunu düşünüyorum.
Özetle; iyi insan olmak gerçekten çok zor. Bunu her zaman başaramayabiliriz. Ama elimizden geldiğince, güçsüzlere el uzatarak, şiddete karşı çıkarak, insan, köpek, kuş, karınca, ağaç, vs. doğayla uyum içinde yaşamaya çalışarak elimizden geleni yapabiliriz.

NOT: Akçakoca barınağı açılmıştır. Ama kapasitesi 40-50 köpekle sınırlıdır. O yüzden öncelikle dişi köpeklerin toplanması ve kısırlaştırılması gerekiyor.
Şikayet edip, zehirlenmelerini sağlamak yerine belediyeyi arayıp saldırgan köpeği, veya kızgınlık dönemine giren dişiyi barınağa aldırın, zehirlenmesine sebep olmadığınızdan, günaha ortak olmadığınızdan emin olun. Zehirlemek suç ve günahtır. Zehirleme yapanlardan Allah rızası için şikayetçi olun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Emine Hatun’un Dileği

Emine Hatun, sabah ezanıyla birlikte uyandı, sabah namazını kıldıktan sonra her zamanki işine koyuldu.   Elinde zorlukla taşıdığı belli olan su bidonu ile ayaklarını sürüyerek, sokağın köşesine daha önce koyduğu su kabını doldurdu.   Komşuları,  önceleri su kaplarından şikayet etseler de zaman içerisinde ya alışmışlar, ya da insafa gelmişlerdi. Yüreklerinin bir yerlerinde, yıllardır tuhaf gözüyle baktıkları bu kadının Allah’a kendilerinden daha yakın olduğunu hissediyorlardı. O sabah her zamankinden daha yorgun hissediyordu kendini. Ama yine de iki ay önce doğum yapmış köpeğin yavrularını beslemeliydi.   Annenin sütü yetmiyordu. Komşular söylenmeye başlamışlardı yine.  “Onlara yemek verip, onları buraya sen alıştırıyorsun” diyorlardı.   O’da sıkılarak, “Onları ben getirmedim ki, anne köpek doğum yapacak başka yer bulamamış buraya doğurmuş, yakında belediyeden gelip alacaklar” diye cevap vermesine rağmen, belediyenin barınağında yavruların has...

KARADENİZİN KIYICIĞINDA-RIFAT ILGAZ

“Karadeniz’ in Kıyıcığında”ki   şehir ile tokat gibi yüzleşme Edebiyat sohbetlerinde, ne zaman Akçakoca’nın bahsi geçse, karşılaştığım   ilk soru oydu;   “Sizin oralarda, öğretmenlik yapan Rıfat Ilgaz,   Karadeniz’in Kıyıcığında romanında Akçakoca’yı anlatmış, okudun mu? Okumadım…   Her seferinde, kitapçı   dükkanlarında arayıp, bulduktan sonra, sayfalarını karıştırıp, raftaki yerine koyup, başka kitap alıp çıktım dükkandan… Yıllar sonra tekrar aynı soru çıktı karşıma, daha okumadan bir kitabı mahkum etmiştim sanki.   Kendimi suçlu hissetmeye, zorla da olsa okumaya karar vermiştim ki; yeni gelen Kaymakam Bey’in   de o kitap ile Akçakoca’yı keşfetme yolculuğuna çıktığını görünce, kararımı hızlandırdım. Kitap iki günde bitti… Bitirdiğimde suratıma okkalı bir tokat yemiş gibi oldum.   “Uzak durmamın bir nedeni varmış “ diye düşündüm.   Yazar Rıfat Ilgaz, 1930’lı yıllarda öğretmenlik yapmış buralarda… Dibine vurmuş   y...

MENDRAŞENMENDRA SERİSİNİN 2. KİTABI YOLUN SONU ÇIKTI

  Kurgu roman ve felsefe sever dostlarım, #YOLUNSONU romanımı  @40kitap_  yayınevinden %50 indirimli olarak alabilirsiniz. #kitapsevgisi  #ütopyalargüzeldir  #ütopya  #YOLUNSONU  #mendraşenmendrayayolculuk ÖNSÖZ Hayallerimin peşine takılınca kendimi uzak mı uzak bir galakside buldum. O kadar uzaktı ki, galaksinin adını Mendraşenmendra [N1]   koydum. Sonra insanları oraya göndermek istediğimde Einstein’ın hayalleri yol gösterse de, ışık tayfıyla uçabileceğimi fark ettim. Ama uçmadan önce Dünya’da keşfedilmesi gereken şeyler, atılması gereken adımlar vardı. Bu yüzden hikâyeyi ikiye böldüm.   “Mendraşenmendra’ya Yolculuk” romanımda gençlerin arayışlarını, keşiflerini, yaşamı anlama çabalarını yazarken, içimdeki ses onlara şöyle sesleniyordu: Hadi Gidelim! Timya, kuzeydeki bir ülkeden, kafasındaki binlerce sorunun cevabını bulmak için peşini bırakmayan köpeği Dago ile birlikte yolculuğa çıkarken, Nisa, benzeri nedenlerle batıdan yola çı...