Ana içeriğe atla

Şiirlerden Seçmeler




Dinle

Konuştukça,
kelimelerim öksüz bir çocuk gibi
asılı kalıyor havada
duymanın,
işitmenin çok ötesinde olduğu
bir alemdeyim

Ve hep bir ağızdan
Konuşmaktayız
çaresizce
sen ne dedin,
ben ne duydum?
anlayan var mı
bu ruh hallerimizi?
biraz sessizlik
ey insan,
biraz tevazu,
susalım artık
kendi gürültümüzden
duyamadığımız
doğa konuşsun
tüm haşmetiyle
hala kurtarabileceğimiz
Bir şeyler varken
ellerimizde...

24 Kasım 2012




Akşamüstü

O akşam üstlerinde öğrendim
evrenin gizemini,
önce ölüm sessizliği sandığım
o büyülü anda

Güneş kaybolurken semada
diner içimdeki gürültü
evrenle birlikte her şey susar
sessizliği duymak için
kaparım gözlerimi

gözlerimi açtığımda
bambaşka bir evren gülümser bana
duyarım gürültüden uzak tüm sesleri
içim büyür
derin ve dipsiz kuyuya dönüşür
diğer ucu karanlık olmayan
bedenimden tatlı bir hüzün yayılır
ruhum ve bedenim söyleşiriz
bunca yıl birbirinden
habersiz
deniz ve balık gibi
var ama yok gibi
yaşamak biter
yeni bir yolculuk başlar

ruh ve beden
taşırken birbirimizi
hangimizin daha ağır olmasının da
önemi kalmaz
dinleriz birbirimizi
bağışlamayı ve bir olmayı
öğreniriz

Sen bakarken
hapsolmuş fotoğraf karesine
baktığında aynı sandığın
sonsuzluğa uzayan
fotoğrafın içinde
milyonlarca iklim yaşarım
o akşam üstlerinde
bir perde kapanır
yeni bir dünya açılır
gözlerimde...
Ekim 2014



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Emine Hatun’un Dileği

Emine Hatun, sabah ezanıyla birlikte uyandı, sabah namazını kıldıktan sonra her zamanki işine koyuldu.   Elinde zorlukla taşıdığı belli olan su bidonu ile ayaklarını sürüyerek, sokağın köşesine daha önce koyduğu su kabını doldurdu.   Komşuları,  önceleri su kaplarından şikayet etseler de zaman içerisinde ya alışmışlar, ya da insafa gelmişlerdi. Yüreklerinin bir yerlerinde, yıllardır tuhaf gözüyle baktıkları bu kadının Allah’a kendilerinden daha yakın olduğunu hissediyorlardı. O sabah her zamankinden daha yorgun hissediyordu kendini. Ama yine de iki ay önce doğum yapmış köpeğin yavrularını beslemeliydi.   Annenin sütü yetmiyordu. Komşular söylenmeye başlamışlardı yine.  “Onlara yemek verip, onları buraya sen alıştırıyorsun” diyorlardı.   O’da sıkılarak, “Onları ben getirmedim ki, anne köpek doğum yapacak başka yer bulamamış buraya doğurmuş, yakında belediyeden gelip alacaklar” diye cevap vermesine rağmen, belediyenin barınağında yavruların has...

KARADENİZİN KIYICIĞINDA-RIFAT ILGAZ

“Karadeniz’ in Kıyıcığında”ki   şehir ile tokat gibi yüzleşme Edebiyat sohbetlerinde, ne zaman Akçakoca’nın bahsi geçse, karşılaştığım   ilk soru oydu;   “Sizin oralarda, öğretmenlik yapan Rıfat Ilgaz,   Karadeniz’in Kıyıcığında romanında Akçakoca’yı anlatmış, okudun mu? Okumadım…   Her seferinde, kitapçı   dükkanlarında arayıp, bulduktan sonra, sayfalarını karıştırıp, raftaki yerine koyup, başka kitap alıp çıktım dükkandan… Yıllar sonra tekrar aynı soru çıktı karşıma, daha okumadan bir kitabı mahkum etmiştim sanki.   Kendimi suçlu hissetmeye, zorla da olsa okumaya karar vermiştim ki; yeni gelen Kaymakam Bey’in   de o kitap ile Akçakoca’yı keşfetme yolculuğuna çıktığını görünce, kararımı hızlandırdım. Kitap iki günde bitti… Bitirdiğimde suratıma okkalı bir tokat yemiş gibi oldum.   “Uzak durmamın bir nedeni varmış “ diye düşündüm.   Yazar Rıfat Ilgaz, 1930’lı yıllarda öğretmenlik yapmış buralarda… Dibine vurmuş   y...

MENDRAŞENMENDRA SERİSİNİN 2. KİTABI YOLUN SONU ÇIKTI

  Kurgu roman ve felsefe sever dostlarım, #YOLUNSONU romanımı  @40kitap_  yayınevinden %50 indirimli olarak alabilirsiniz. #kitapsevgisi  #ütopyalargüzeldir  #ütopya  #YOLUNSONU  #mendraşenmendrayayolculuk ÖNSÖZ Hayallerimin peşine takılınca kendimi uzak mı uzak bir galakside buldum. O kadar uzaktı ki, galaksinin adını Mendraşenmendra [N1]   koydum. Sonra insanları oraya göndermek istediğimde Einstein’ın hayalleri yol gösterse de, ışık tayfıyla uçabileceğimi fark ettim. Ama uçmadan önce Dünya’da keşfedilmesi gereken şeyler, atılması gereken adımlar vardı. Bu yüzden hikâyeyi ikiye böldüm.   “Mendraşenmendra’ya Yolculuk” romanımda gençlerin arayışlarını, keşiflerini, yaşamı anlama çabalarını yazarken, içimdeki ses onlara şöyle sesleniyordu: Hadi Gidelim! Timya, kuzeydeki bir ülkeden, kafasındaki binlerce sorunun cevabını bulmak için peşini bırakmayan köpeği Dago ile birlikte yolculuğa çıkarken, Nisa, benzeri nedenlerle batıdan yola çı...